Kırışıklıklarla hepimizin başı dertte. Yaşınız, cinsiyetiniz ve yaşam alışkanlıklarınız ne olursa olsun herkes 20’li yaşların ortalarından itibaren kırışıklıklarla tanışmaya başlar ve öz bakımına dikkat edenler için kırışıklıklardan kurtulmak önem taşıyan bir gündem oluşturur. Özellikle 40’lı yaşlarda iyice kendini belli eden, insan hayatının doğal süreci olan bu değişim, ilk olarak alın ve göz çevresinde başlar.
Tıbbın estetik konusundaki çalışmaları uzun zamandır yaşlanma karşıtı diye tanımladığımız geniş alanda çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalardan çıkan sonuçlarla biz dermatologlar da hastalarımıza faydalı çözümler üretmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Yaş alma sürecinin bir parçası olan kırışıklıklar için her dönemde farklı çözümler mevcut. Özellikle ilk gençlik yıllarından başlayarak yaşam şeklinizin bir parçası olacak bakım rutinleri uzun vadede tedavilerimizi destekleyerek, çok başarılı sonuçlar almamıza olanak sağlıyor.
Şimdi gelelim kırışıklık nedir?
Yaş alma sürecinde zamanla oluşan çizgilenmelerdir. Genetik yatkınlık, beslenme tarzı, güneşe maruz kalma süreleri gibi pek çok farklı bileşenin etkilediği ciltteki bu oluşum cildin görünümünü değiştir.
İnsan cildi, yaş aldıkça elastikiyet kaybı yaşar ve bunun sonucu olarak izlerin oluştuğu bir yapıya dönüşür. Epidermal incelme, azalan nem ve yağ ciltte kuruluk yapar bu ciltteki ince katlantıları belirginleştirerek zamanla izlere dönüştürür.
Dinamik ve statik kırışıklıklar
Biz kırışıklıkları iki farklı kategoride ele alıyoruz. İlki dinamik kırışıklıklar. Bunlar mimikler yani gülümsemek gibi sürekli yaptığımız hareketler sonucu ortaya çıkar. Bu tip kırışıklıklar mimik sona erdiğinde kaybolur. Yani geçici belirginliklere sahiptiler.
Ancak bu mimiklerin yıllar boyu tekrar tekrar yapılması tıpkı hafif bir çizginin üzerinden defalarca geçilmesi ile belirginleşmesi gibi kendini belli edecek duruma gelir.
Diğer kategori olan statik kırışıklıklar ise yüzdeki kas hareketlerinden bağımsız olarak her zaman yüzünüzde kalır. Bu kırışıklıklar yaş aldıkça ve diğer farklı etkenlerle birleştikçe gelişir.
Korumak mümkün
Evet, belki zamanın geçmesini engellemek mümkün değil ancak güneş ışınlarından korunmak, düzenli beslenmek gibi rutinlerle cilt sağlığını koruyabilirsiniz. Ayrıca tıbbın yardımıyla yüzümüzdeki kırışıklıkları özellikle yaş alma sürecinin ilk ve orta dönemlerinde etkisiz hale getirmek mümkün oluyor. Burada sihirli kelimemiz elbette botoks.
Botoks özellikle önleyici etkisi olmasının yanında yaşlanma karşıtı tedavilerde koruyuculuğu ile gözdemiz. Çünkü az önce hafif bir çizginin üzerinden defalarca kalemle geçilmesi halinde izin belirginleştiğini belirtmiştim. İşte botoks ile biz yüzümüzde belirginleşmeye meyilli çizgilerin üzerinden deyim yerindeyse silgi gibi geçiyoruz. Bu sayede izleri hafifletiyoruz.
Kaz ayaklarına dikkat!
Özellikle göz çevresinde, kaz ayakları olarak tabir edilen durum önemli bir gösterge. Çünkü bir araştırma, kadınların yüzde 85’nin gözlerinin etrafında oluşan kaz ayaklarını yaşlanmanın ilk belirtisi olarak ifade ediyor. Göz çevresindeki derinin yüzümüzdeki en ince deri olmasından dolayı ilk kırışıklıklar burada beliriyor. Yine kaş ortasında genellikle iki dikey çizgi şeklinde oluşan kırışıklıklar zamanla oluklanmaya doğru evriliyor.
Neredesin dolgu?
Elbette kırışıklık tedavisinde sadece botoks kullanmıyoruz. Dolgu maddeleri de bize yaşlanma karşıtı tedavilerde yardımcı oluyor. Sonuçları ve etki süreleri itibarıyla dolgular yüz güldürücü sonuçlara imza atıyor.
Yine cilde uyguladığımız medikal bakımlar, enjeksiyonlu uygulamalar kırışıklıklarla mücadelede bize yardımcı oluyor. Kırışıklık tedavisinde altın standart olan retinoidler, hücre döngüsünü uyaran ve kolajen üretimini artıran, böylece kırışıklıkların görünümünü azaltan A vitamini türevleridir. Ancak güneş ışınlarına olan hassasiyeti artırdığı için retinoid uygulaması sonrası mutlaka koruma faktörü yüksek koruyucular kullanmalıyız.
Vitaminler ne işe yarıyor?
Kırışıklıklara karşı etkinliğini uzun zamandır bildiğimiz antioksidanlar yani C vitamini ve benzeri vitamin etkenli içerikler de cilt hücrelerimize zarar veren ve dolayısıyla kırışıklıklara neden olan ve kolajen üretimini artıran serbest radikalleri nötralize etmek için çalışır. Bunun yanında hücre döngüsünü artıran AHA’lar (Alfa Hidroksi Asit) çizgilerin görünümünü azaltan kolajen üretimini başlatır.
Lazerler etkili
Diğer kırışıklıkla mücadelemizde yardım aldığımız tedavi yöntemleri ise lazerlerdir. Ciltte tahriş yaratmayan lazerler cildin yüzeyine zarar vermeden dermisin daha derin katmanlarını ısıtır. Bu da iyileşme tepkisini tetiklemek için hedeflenen ısıyı kullanır. Bu tepki cildin zamanla sıkılaşmasına yardımcı olan kolajen üretimini uyarır. Farklı yöntemlerle çalışan diğer lazerler de yalnızca çizgilerde azalma sağlamakla kalmaz, aynı zamanda gözeneklerin, koyu lekelerin, dokuların ve genel cilt tonunun görünümünü de iyileştirir.
Kırışıklara sahip olmak bir ayrıcalıktır. Yüzünüz tamamen çizgisiz olsaydı, duyguları tam olarak iletemezdiniz. İfademiz bizi biz yapan kimliğimizin çok önemli bir parçası! Ancak ifadenizi kaybetmeden kırışıklıkların görünümünü azaltmak istiyorsanız, harika çözümlerle yanınızdayız.